Çöpteki Milyon Dolarlar

02.01.2024 Kadir Oğuz Türkan  

Merhaba arkadaşlar… Amerikan Rüyasını Yaşayanlar yazı serisine hoşgeldiniz. İlk konuğumuz, tek başına Amerika'ya gelip 10 yıl içinde, 34 yaşında milyon dolarlık birikim sahibi olmayı başaran Bora Karakaya. Kendisi Peak Paper Plastics şirketinin kurucu ortağı. Amerika serüvenini ve tavsiyelerini dinlemeye hazır mısınız? Kaçırmamanız gereken bir sohbet bizi bekliyor!

 Soru: Merhaba Bora Bey, Amerika'ya olan yolculuğunuz ve Peak Paper Plastics şirketinizi kurma hikayeniz oldukça ilgi çekici. Siz kimsiniz, bize kendinizi tanıtabilir misiniz? Ardından da geri dönüşüm endüstrisini ve Peak Paper Plastics’i kısaca sizden dinlemek isterim.

Selam, ben Bora Karakaya! 1989, İstanbul doğumluyum. 2013 yılında, Türkiye'de gerçekleşen Gezi olaylarının hemen ardından, 4 Temmuz'da, Amerika'nın bağımsızlık gününde Amerika'ya geldim. Şu an itibariyle tam on yıldır Amerika topraklarındayım. Aydın Üniversitesi'nde Uluslararası Ticaret bölümünden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler bölümüne başladım. Şu an ise profesyonel bir çöpçüyüm. Ahaha işin şakası, Peak Paper Plastics şirketinin kurucu ortağıyım. Geri dönüşüm ve atık endüstrisinde faaliyet gösteren bir firmayız. Basitçe anlatmak gerekirse plastik ve kağıdı ayırıyoruz. Bu malzemeleri işleyip hammadde olarak 43 farklı ülkeye satıyoruz. Wisconsin ve Chicago'da iki büyük depomuz bulunuyor. Plastiği gördüğün, kağıdı gördüğün her yerde bizim işimiz var diyebilirim. Sokakta, evde, hastanede, okulda… her yerde… ABD'nin atık ve geri dönüşüm endüstrisinin 2022'de tahmini geliri 91 milyar dolar. (C.Rosengren,2023) Ahaha, bir klişe vardır ya hani, "Çevrendeki 5 insan neyse sen de o’sun." Benim bu sektöre girme hikayem de çevremdeki insanlar sayesinde gerçekleşti.Bir gün arkadaşlarımla beraber sohbet ediyorduk. Bir arkadaşım, geri dönüşüm sektöründen ve işin detaylarından bahsetmeye başladı. Duvar duymaz kar marjı ve çevreye yarattığı pozitif etki sebebiyle iş fikri aklıma yattı. İşi detaylı öğrenebilmek adına National Louis Üniversitesi’nin geri dönüşüm eğitim programını tamamladım. Yetkinliğe erişir erişmez iş hayatına atıldım. Şu anki iş hacmim de milyon dolarları aştı. 

Soru: Peak Paper Plastics olarak çevreye duyarlı bir yaklaşımla atıkları işleyip geri dönüştürerek çevre dostu bir geleceğe katkı sağlıyorsunuz. Bu alandaki kariyer fırsatları hakkında daha fazla bilgi almak isteriz. Sürdürülebilirlik adına dünya genelindeki çabaların yeterli olduğunu düşünüyor musun?

Amerika'daki üniversitelerde plastik mühendisliği bölümlerinin kurulmaya başlaması oldukça önemli bir gelişme. Türkiye'de bu alanda özel bir bölüm olmasa da, Çevre Mühendisliği ile güçlü bir bağlantısı olduğunu söyleyebilirim. Hatta benim bu sektörü keşfetmemi ve iş hayatına adım atmamı sağlayan arkadaşım Ege Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü mezunuydu. Plastik mühendisliği, geleceği parlak olan bir bölüm. Peak firması olarak yılda ortalama 24 milyon ton atığı topraktan kurtarıp tekrar işlevsel hale getirerek çevreye zarar vermekten kaçınıyoruz. Küresel hedefler ve California yasaları, özellikle ticari ve evsel atıkların küresel ısınmaya oldukça büyük katkı sağlayan sebepler olduğunu gösteriyor ve ticari ve evsel atıkların azaltılması konusunda büyük bir çaba mevcut. Tüm dünyanın da Tayvan modelini benimsemesi gerektiğini düşünüyorum. Tayvan'da geri dönüşüm eğitimi süreci aileden başlayarak ilkokul seviyesine kadar uzanıyor. Bu, çocuklara atık yönetimi konusunda erken yaşta bilinç kazandırarak sürdürülebilir bir geleceğe adım atmalarına katkı sağlıyor. Gidişat olumlu ancak daha kapsamlı ve hızlı eylemlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

 Soru: Milyon dolarlık ticaret yapan bir iş adamı olarak, üniversite hayatının başarınızda bir etkisi oldu mu? Sence seni başarılı bir iş insanı kılan özelliğin nedir? Ayrıca, genç girişimcilerin uluslararası ticarette başarılı olabilmeleri için önemli gördüğünüz tavsiyeler nelerdir?

Ben şu an 43 ülkeye ihracat yapan bir iş adamıyım. Bu noktada Türkiye'de okuduğum üniversite ve bölüm bana iş hayatındaki terimleri ve hukuki süreçleri anlama konusunda tabii ki fayda sağladı. İş hayatında bir bilinmezle karşılaştığım zaman doğru bilgiyi hangi kaynaktan, nasıl bulabilirim sorusunun cevabını öğrendim. Tabii ki bu, şu anlama gelmiyor; Uluslararası Ticaret bölümünü tamamlayan herkes, büyük bir ticari hacme aldıkları dersler sayesinde rahatça ulaşır. Aksine, ben ticareti alaylı bir şekilde ortaokul öğrencisiyken Bayrampaşa semtinde, dayımın elektrikçi dükkanında öğrendim. Ticaret, iki taraf arasındaki para temelli bir iletişimdir. Bu iletişimi yaratabilmek ve sürdürebilmek için karşı tarafı anlamak, kendi anlatmak ve bu diyalog esnasında güven duygusunu yaratabilmekle alakalıdır. Ben bunu okulda değil, Bayrampaşa'da öğrendim. Üniversite okuyan arkadaşlara tavsiyelerim şunlar olur; Bilgi çağında yaşıyoruz ve doğru kaynaklardan edinilen bilgi, sizi bir adım öne taşıyabilir. Uluslararası Ticaret gibi uzmanlaşmış bir alanda eğitim alıyorsanız, derslerinizi ciddiye alın ve sektördeki gelişmeleri takip edin. Bu, sizi iş dünyasında öne çıkaracak bir yetenek olacaktır. Unutmayın ki başarıya giden yol herkes için farklıdır. Öğrendiğiniz bilgileri pratiğe dökmek ve deneyim kazanmak önemlidir. Her fırsatı değerlendirin, çeşitli alanlarda deneyim kazanarak kendi yeteneklerinizi keşfedin. Son olarak, cesaretli olun ve hayalinizdeki yaşamı kurmak için adım atın. Başarılı olmak için sadece akademik bilgiler yetmez; kendinize inanın, risk alın, ve her zorluğa karşı sabırla mücadele edin. Tek cümleyle; ilk önce sabırlı, ardından cesur ol! 

Soru: Amerika’da yaşamak senin için bir hayal miydi? Bu 10 senelik hikayende neler öğrendin? Ayrıca, Türkiye'den Amerika'ya geçiş sürecindeki zorlukları nasıl aştın ve şu anki yaşantının sana kattığı değerleri bizimle paylaşabilir misin?

Gerçekçi olalım, hayalim tam olarak Amerika’ya gelmek ve burada bir yaşantı kurmak değildi. Ancak hayalim kendimi mutlu hissettiğim, özgür olabildiğim, en önemlisi kendim olabileceğim bir yerde yaşamaktı. Türkiye’de yaşanan politik olayların ardından, mutlu, özgür ve kendim olabileceğim yerin Türkiye olmadığını anladım. Amerika’da arkadaşlarım vardı. Dil okulu aracılığıyla buraya gelebileceğimi ve çalışabileceğimi söylediler. Amerika’da iş bulmanın da zor olmadığından bahsettiler. Hem okuyup hem çalışma şansının olması benim için önemli bir kriterdi çünkü orta gelirli bir ailenin çocuğuydum. Aileme yük olmadan hem çalışıp hem de dil okulunda eğitim alıp burada yaşamımı kurabilirdim. Böylece 10 senelik Amerika hikayem New York’ta başlamış oldu. Gelirken tabii ki birçok zorluk yaşadım. En çok zorlayan, tabii ki İngilizce oldu. İngilizcem kısıtlıydı. Doğduğum andan itibaren konuştuğum dil, Türkçe, artık işlevini kaybetmişti benim için. Kültür çok farklıydı, insanlar çok farklıydı. Geldiğim ilk 6 ayda kısıtlı İngilizcem ve farklı bir kültür nedeniyle kendimi çok yalnız hissettim. Amerika'daki insanlar daha kendi hallerinde, robotik yaşayan ve çok fazla göz teması kurmayan bir karaktere sahipler. Bunlar bana çok garip ve Amerikalılarla iletişim kurmak konusunda zorlayıcı geliyordu. Bu uyum zorluklarının bir de aileme yük olmamak için aynı anda 3 farklı işte çalışıyordum. Uykusuz, yalnız ve yorgun bir haldeydim. Bir gün gece vardiyasından sonra eve giderken gözüm seğirmeye başladı. Göz kapağımı kontrol edemiyordum. Hem duygusal hem de fiziksel açıdan kendimi kötü hissettiğim, dönmeyi düşündüğüm bir dönem yaşadım. Tüm bunlara rağmen kendi iç sesimle kendimi motive etmeyi başarıyordum. Hayallerimdeki yaşantıya ulaşabileceğimi biliyordum. Bu yüzden tüm bu zorluklara rağmen hiç pes etmedim. Hem kendimle hem de dışsal etkenlerle mücadele ettim. Amerika'da restoranda müdürlük yaptığım dönemde iş yeri sahibi, kendisinin hariç herkesin hakkı olan bahşişten çaldı. Ben bu durumu fark ettim. Gidip patronla konuştum. Hem suçlu hem güçlü… Bana bağırıp çağırmaya başladı. Ardından işi bıraktım ve 5 garson arkadaşımla beraber dava açtık. Bu davayı da kazandık ve hakkımız olan parayı aldık. İlk olarak geldiğimde bir Wine Bar’da komi olarak çalışıyordum. Ardından garson oldum, kitap sattım, Uber yaptım, bu tarz birçok işte çalıştım. Şu an kendi işimin patronuyum. Güzel bir işim, ilişkim, kedim, arkadaşlarım var. Ahaha kendime teşekkür ederim. 

Soru: Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsun? Amerika'da büyüyen bireylerin deneyimlerinden neler öğrenebiliriz?

Kavgasız, kucaklaşan bir Türkiye hayal ediyorum. Bu sebeple Türkiye'de barış ve iletişimi güçlendirmek adına bazı adımlar atmak isterdim. Öncelikle, eğitim sisteminde çatışma çözme, empati ve etkili iletişim becerilerini destekleyen programlar geliştirirdim. Toplumda çeşitliliği kutlamak, farklı bakış açılarına saygı göstermek ve hoşgörüyü teşvik etmek de önemli adımlar. Bu tarz programlar, insanlar arasındaki baskıları azaltabilir. Hayalim için en önemli noktalar, herkesin görüşlerine saygı göstermek ve hoşgörülü bir iletişim ortamı oluşturmak.Türkiye'de bireylerin üzerinde, çekirdek ailede başlayan ve mahalleye kadar uzanabilen kültürel bir baskı mevcut. Özellikle kadınlar üzerinde çocukluktan başlayan ciddi bir baskı olduğunu düşünüyorum. Amerika'daki insanlar ise bu baskıyı kesinlikle yaşamıyor. Bu sebeple Amerikalılar daha rahat ve özgüvenli büyüyor. Bu sebeple birey olabiliyor. Bizim insanımız ise çok daha duygusal. Bu yüzden bu toplumsallık negatif bir etki yaratıyor kişiler üzerinde. Amerikalılar daha sonuç odaklı. Haa bir de eklemek isterim ki, manevi dünyalarının pek gelişmemiş olduğunu gözlemliyorum. Türk insanının birey olarak hareket etmeye başladığı durumda Amerikalıdan çok daha dolu bir hayat yaşayacağını düşünüyorum. 

Bora Bey ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbetin ardından, deneyim dolu bir hikayenin kapılarını araladık. Bora Bey'in yaşam serüveni, başarı ve zorlukların iç içe geçtiği, cesaretin ve kararlılığın ön plana çıktığı bir öykü. Zorluklarla dolu Amerika macerasında, dil engellerini aşma çabaları, farklı kültürlerle uyum sağlama çabaları ve iş dünyasındaki hırslı adımlarıyla Bora Bey, kendi şirketi Peak Paper Plastics'i kurarak milyon dolarlık bir başarıya imza atmış. Geri dönüşüm endüstrisinde çevre dostu bir geleceğe katkı sağlayan bu başarı hikayesi, sadece iş dünyasındaki başarıyı değil, aynı zamanda çevre bilinci ve sürdürülebilirlik konularında da ilham verici bir örnek teşkil ediyor. Kendisine bize ayırdığı vakit verdiği bilgiler için teşekkür ederim. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!!!

Ek bilgiler;

  • California Çevresel Kalite Yasası (CEQA), şu anda 40 yılı aşkın bir süredir, eyaletin en önemli çevre yasalarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu Yasa, sürdürülebilirlik politikası oluşturur: "şartlar yaratmak ve sürdürmek amacıyla, insanın ve doğanın, mevcut ve gelecek nesillerin sosyal ve ekonomik gereksinimlerini karşılamak üzere üretken bir uyum içinde var olabileceği koşulları yaratmak."

CEQA, devlet ve yerel kuruluşların önerilen projelerin önemli çevresel etkilerini açıklamalarını ve değerlendirmelerini, bu etkileri azaltmak veya ortadan kaldırmak için tüm makul önlemleri almalarını gerektirir.

  • Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, dünya genelinde ekonomik, sosyal ve çevresel alanlarda yaşanan sorunlara çözüm bulmayı hedefleyen kapsamlı bir stratejiyi ifade eder. Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen bu 17 amaç, 2015 yılında kabul edilen "Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri" adı altında ortaya konmuştur.

Bu hedefler, yoksulluğun sona erdirilmesi, açlıkla mücadele, sağlık hizmetlerine erişim, eğitim, cinsiyet eşitliği, temiz su ve sanitasyon gibi temel insan ihtiyaçlarına odaklanır. Bu sosyal hedeflerin yanı sıra, iklim değişikliğiyle mücadele, sürdürülebilir enerji kullanımı, su kaynaklarının korunması gibi çevresel hedefleri de kapsar.Sürdürülebilir kalkınma amaçları, küresel düzeyde işbirliği ve dayanışma çağrısında bulunur. Uluslararası toplumun, hükümetlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün katılımını gerektirir. Bu amaçlar, dünya genelinde herkesin yaşam koşullarını iyileştirmeyi, gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmayı ve gezegenimizin kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı hedefler.Sürdürülebilir kalkınma amaçları, kapsayıcı ve evrensel bir perspektife sahiptir, yani tüm ülkeler ve toplumlar bu hedeflere katkıda bulunmalıdır. Bu hedeflerin başarıya ulaşabilmesi için küresel düzeyde ortak çaba ve kararlılık gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma amaçları, gelecekte daha adil, dengeli ve sürdürülebilir bir dünya için önemli bir rehberlik sağlar.


Previous
Previous

Amerikan Döner Devrimi